1938 yılında yapılan bir arkeolojik kazıyı anlatan The Dig (Kazı) filminin yönetmen koltuğunda Simon Stone oturmaktadır. Filmin John Preston’un kaleminden meydana çıkan romandan esinlenilmiş senaryosunu ise Moira Buffini yazmış ve ekrana uyarlamıştır. Filmde rol alan oyuncular arasında ise Carey Mulligan, Lily James ve Ralph Fiennes bulunmaktadır.
Gerçek bir hikayeden esinlenilmiş filmde Edith Pretty adlı zengin bir kadın arazisindeki kazı işlerinin yapılacağı gerekçesi ile Basil Brown adlı arkeoloğu işe alır. Hanımefendi Edith Brown’un bir kazıbilimci olduğunu söylese de kendisini alanında yetkin görmeyen Brown kendisine bir kazıcı demektedir. Edith’in kocası ile birlikte satın aldığı büyük bir arazide bir şeyler bulunduğuna inanılmaktadır. Düz arazinin belirli yerlerinde küçük tepecikler bulunmaktadır ve yaygın kanaate göre bu tepeler genelde bir şeyler gömmek için eski zamanlarda yapılmıştır.
Hemen Şimdi ikinci dünya savaşı yeni yeni ateşlenmeye başladığı sırada arkeolog Brown ve Bayan Edith kollarını sıvayıp araziyi kazmaya başlayacaktır. Bir zaman kazma ve küreklerle kazdıktan sonra tepeciklerden birinin aşağı bir gemi bulurlar. Denizden uzaktan bulunan arazinin ortasında bir gemi bulmayı beklemeyen ikili buna çok şaşırır ama yanılmadıklarını bakmak onları epeyce heyecanlandırmış ve sevindirmiştir.
Bu kazının yapılmasının belli başlı amacı ise yaşadıkları topraklarda daha önce kimin yaşadığını ileride gelecek olan nesillere izah etmek ve dahasını öğrenmektir. Her ne kadar Brown’un tek umurunda olan sevdiği işi gerçekleştirmek ve tarihi parlatmak olsa da, Edith insan kalıntıları bulmaktan korkmaktadır. Kazılar esnasında bir müzeden yetkililerin gelip onları taciz etmesi ve bulacakları her şeyi olmak istemeleri ise onları germekten diğer bir şeye yaramayacaktır. Fakat ikili pes etmez ve kazmaya devam eder. Buldukları geminin içinden bir hazine çıkartmaya başladıklarında ise bütün kazı ekibi hemen hemen sevinçten havaya uçar. Çünkü Vikinglerden kalma bir mezar keşfetmişlerdir. Doğal olarak, Bay Brown’ın fantastik bulgusuyla ilgili söylentiler duyulduğunda, Britanya Müzesi’nden bir kazıbilimci olan Charles Phillips (Ken Stott) kazıyı devralmak için ortaya çıkar. İlk ilk önce Bay Brown bundan fazla rahatsız olurken, sonunda British Museum çalışanlarıyla birlikte keşfettiği kazıya geri döner. Basil Brown yalnızca kazı için para olmak yok, bununla birlikte sorumlu olmak da istemektedir. Britanya Müzesi tarafından vurulan darbeye rağmen, ayrıca Hanımefendi Edith ayrıca de oğlu Robert ile olan bağıyla çalışmalarına devam etme motivasyonunu elde eder.