Film Hakkında
Jaeden Martell’in hazin çalışması bir çok duygu ve olayı bir araya getiriyor. nadiren normalde göz yummayacağımız şeyleri bile yaparken, Paul’ü sempatik bir figüre dönüştürüyor. Giannamore’la olan sahneleri, dostluklarını dokunaklı kılan yumuşak bir niteliğe sahip. Turturro, kendi adına, kötü adam olarak atmosferi değiştiriyor. Hewson ile birlikte fantezi unsurlarından sorumludurlar. Messina ve Sevigny’nin hikayeyi bir tür gerçekliğe dayandırması gerekiyor ama bunu gayet güzel yapıyorlar. Paul’ün yolculuğundaki her yeni durak, küçük bir silahlı soygun da dahil edinmek üzere bir çok kayda değer macerayı beraberinde getiriyor. bununla birlikte bir nesil sosyal mesaj da veren filmde hayattan kopmaya ramak kalmış başrolümüzü bir şekilde bitmiş hayata tutunmasını karşılayan arkadaşlarıda büyük rol oynuyor. Aristiana’dan öbür olanın yalnızca kendisi olmadığını öğrenir. Rose’dan korkunun üstesinden gelmeyi ve Silk’ten, defalarca başkalarından muamele etmek isteyen insanların olacağını öğrenir. Olivia Dufault’un senaryosundan yola meydana çıkan yönetmen Martin Krejci, hikayenin her “bölümünü” Paul’ü yeni bir deneyimin beklediğini belirten animasyon temalı bir filmide andırıyor. Tekniği yerinde ve hikaye kitabı tonunu iletmekte aslında başarılı olmuş. Wolfboy’un Gerçek Maceraları, farklı olmakla ilgili çığır açıcı bir şey söylemiyor, oysa temel bir gerçeği anlatıyor fakat oda dışlanmış olarak kabul edilen millet bir araya geldiğinde gerçekte hiçbirinin artık dışlanmadığı, insancıl, çoğunlukla mizahi bir şekilde, ve tekrar tekrar eğlenceli anlar yaşadıklarını bizlere gösteriyor.
Film Konusu
İlk birkaç dakika için, Wolfboy’un Reel Maceraları, insanların yüzlerinde ve vücutlarında fazla kıl çıkmasına niçin olan bir hastalık olan Hipertrikozlu bir çocuk hakkında kasvetli bir drama olacak gibi görünüyor. Sonra çocuk evden kaçar ve film bir anda bunun şahane olaylarla ve hayattan daha büyük bir kötü adamla dolu bir peri masalı olduğunu ortaya çıkarır. Geçiş biraz sarsıcı. Hikayenin gideceği yönü kabul ettiğinizde, kahramanımızın güvensizlikten güçlenmeye nasıl geçtiğine dair şahane bir minik fotoğraf keşfedeceksiniz.
IT: Chapter One ve Chapter Two serisinden tanıdığımız “Jaeden Martell” bu bozukluğa yakalanmış genç Paul olarak baş rolde rol alıyor. Babası Denny (Chris Messina), başkaları onunla dalga geçtiğinde şerefli bir şekilde ayakta durmayı öğrenebilmesi için yüzünü insanlardan saklanmak namına kullandığı maskesini, herkesin içinde çıkararak ona güveni ve gözü kara olmayı öğretmeye çalışır. Bu yaklaşım netice vermez ve Paul’ün kaçmasına niçin olur. Kesintisiz zorbalıklara maruz kalan Paul yeniden bir olay yaşar; Lunapark da bir kulübe içine girer ve ona daha önce okulda da zorbalık yapan çocuklardan saklanmaya çalışır. Babası eve geldiğinde kendisi gibi insanların da olduğunu ve bununla ilgili bir okulda olduğunu gösterip oglunu oraya göndermeye ikna etmeye çalışır ancak işler istediği gibi gitmez ve Paul’un son sabır taşıda kırılır. Odasında annesinden ona armağan bırakıldığına inandığı bir not bulur ve annesini bulmak namına evden kaçarak maceraya koyulur. sonra Sahibi Bay Silk’in (John Turturro) olduğu ve onu bir ağırlama maymununa dönüştürmek istediği kasabadaki gezici bir karnavalda kendini bulur. Paul oradan da kaçar ama önce Silk’in onu bulmaya istikrarlı olmasını karşılayan bir şey yapar. Türlü aksiyonlar ve maceralarla batmış anlar yaşayan Paul hayatın bitmediğini, arkadaşları ve kendi gibi insanlarında olduğunu öğrenir. Kendi gibi hayatın zorlukları ile yüz yüze gelmiş bu çocuklar bir araya gelince yaptıkları ve yaşadıkları olaylar zinciri her ne dek bazılarını üzse de çoğunluğun yüzünde tatlı bir gülüş bırakıyor. Paul bundan böyle özgüveni yüksek bir çocuk olmaya başlayacar ve arkadaşları ile annesini bulmak adına yollara koyulur. Bakalım Paul istediği cevapları bulabilecek mi? Annesinden alacağı tepki, gerçekten onun istediği ve hayalini kurduğu o özel lahza mıdır? Yahut onu terk ettiği gün gibi herşey daha da kötü bir hal mi alacak?